Karar yazarı Yıldıray Oğur, bugünkü köşesinde, Türkiye A Millî Futbol Takımı oyuncusu Merih Demiral’ın bozkurt selamı üzerinden Atatürk’ün nasıl haksız yere tartışmanın içine çekildiğini ele aldı. Oğur, Atatürk’ün bozkurt işareti yapıyormuş gibi gösterilen fotoğraflarının Photoshop ile manipüle edildiğini ve bu durumun Muharrem İnce gibi politikacılar tarafından bile gerçek sanılacak kadar iyi yapıldığını belirtti.
Ayrıca, bozkurt işaretinin Türk kültüründe nasıl yer aldığına dair popüler mitlerle gerçekler arasındaki farklara da değinen Oğur, örneğin, “1925 yılında ilk pullar ve birinci emisyon kağıt paralar tasarlanırken… bozkurt timsalidir… ancak Atatürk’ün bu tasarımlar üzerinde doğrudan bir etkisi olduğuna dair herhangi bir delil yoktur,” diyerek, bu tür simgelerin Atatürk tarafından özellikle tercih edilmediğini ifade etti.
Yıldıray Oğur, Türkeş’in 1992’de Bakü’de ilk kez bozkurt işareti yaptığına dair bir anekdot paylaşarak, işaretin nasıl popüler hale geldiğini ve Türkiye’deki siyasi kullanımının kökenlerine dair bilgiler sundu:
“Boz değil, sarışın bir kurt…
Merih Demiral’ın bozkurt selamı üzerine başlayan bozkurt tartışmalarının mağdurlarından biri de Atatürk oldu.
Önce 1930’larda Florya Deniz Köşkü’nde çekilmiş fotolarından biri değiştirilip, bozkurt selamı yapıyormuş gibi gösterildi.
Sonra başka bir resminde de photoshopla kurtla geziyormuş gibi gösterildi. 2018’de muhalefetin cumhurbaşkanı adayı, kuantum bilmekle övünen Muharrem İnce bunu gerçek zannedip paylaştığına göre o kadar da kötü bir photoshop olmayabilir.
Atatürk üzerinden epey para ve itibar kazanmış başka bir yazar “Küçük izcilere ‘yavru kurt’ adını bizzat Atatürk verdi” bile dedi.
1916’da İzcilik hareketini kuran İngiliz Robert Baden-Powell tarafından Rudyard Kipling‘in “Orman Kanunları” isimli eserindeki yavru kurtlardan esinlenerek küçük izcilere verilen evrensel bir ad bile siyaseten şimdi öyle icap ettiği için Atatürk’e bağlandı.
Yine televizyonların en çok bağıran Atatürkçülerinden biri Nazım Hikmet’in Kuvva-i Milliye destanında Atatürk için yazdığı “Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu. Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak..” diye devam eden ünlü satırları da bozkurda bağladı. Renk körlüğü bir tarafa Atatürk’ün Türkçülüğünü ispat için Nazım’ın kurt benzetmesine ihtiyaç yok, Türk Tarih Tezi, Güneş Dil Teorisi’ne bakmak yeterli. Ama ne hikmetse o tezlerde bozkurttan bahis yok ki birazdan ona geleceğiz.
Atatürk’ü bozkurda bağlamaların en üç noktası ise H.C. Armstrong’un 1932’de yayınlanan “Bozkurt” adlı Atatürk biyografisi üzerinden yapılanı oldu.
Kitabın tam adı şöyle: “Bozkurt: Kemal Atatürk’ün Yaşamı. Bir Diktatörün Samimi Portresi”.
“İşte bak Atatürk’e bozkurt deniyormuş” diyenler herhalde bu kitabın kapağını açıp hiç okumamış.
Atatürk’ün çok kaba ve sert bir portresinin çizildiği biyografi, çıktığı günden itibaren Türkiye’de yasaklanmış, kitaba karşı cevabi kitaplar yazılmıştı. Yani yabancılar “bozkurt” diyordu da çok iyi bir referans değil.”
Yıldıray Oğur’un “Boz değil, sarışın bir kurt…” başlıklı yazısının tamamını okumak için .